Deniz Ay
  • Home
  • Research
    • Spatial Organization of Care
    • City Networks & Migration
    • Publications
    • Dissertation
  • Teaching
  • Blog
    • Blog- Turkish
  • Contact

Blog Yazıları

İki Kanun Tek Niyet: Neye Dayanarak Kentsel Dönüşüm?

9/15/2015

0 Comments

 
29.08.2013 tarihinde Radikal Blog'da yayınlanmıştır.
Picture
Kentsel dönüşüm tartışmalarını İstanbul üzerinde yoğunlaştırarak dönüştürme hamlesinin boyut, kapsam ve çelişkilerini bilerek ya da bilmeyerek sadeleştirmiş oluyoruz.  Mesele sadece nüfusu milyonları bulan kentlerin meselesi olmadığı gibi yapısal olarak irdelenmesi gereken tek yasal çerçeve de "Afet Yasası" değil.

Her Şey Belediyelere Tam Yetkiyle Başlamıştı…
Kentsel dönüşüm Türkiye gündemine meşhur “Afet Yasası” ile gelmedi. 2005 yılında geçen Belediye Kanunu’nun bir maddesiyle yedi satırda, onlarca projeye dayanak sağlayacak olan yasal çerçeve çizildi ve bu konuda tam yetki belediyelere verildi. Müteakiben pek çok ilde pek çok kent alanı dönüştürüldü.  

Bu süreçte hedef olarak eskiyen kent kısımları gösterilmiş; konut alanları, sanayi ve ticaret alanları, teknoloji parkları ve sosyal donatı üretimi amaç olarak belirlenmişti. Bu kadar değildi elbet, ülkenin deprem gerçeği es geçilmemiş; deprem riskine karşı tedbir almak veya tarihsel/ kültürel dokunun korunması da kentsel dönüşüm ve gelişim gayeleri arasında sıralanmıştı.

Belediyelerin tam yetki sahibi olduğu bu süreçte kentsel dönüşüm alanı olarak belirlenmiş yapıların boşaltılması, yıkımı ve kamulaştırılmasında anlaşma yolu esas denmiş; aksi takdirde açılacak davalara mahkemelerin öncelik vereceği temenni edilmişti.

İnşaat sektörünün iştahını kabartan kentsel dönüşümün yasal çerçevesinde 2010 yılında yapılan bir kanun değişikliği ile belediyelerin yetkisine Bakanlar Kurulu bir anlamda ortak edildi. Bu değişikliklerin en önemlisi kamu mülkiyetinde veya kullanımında olan yerlerde kentsel dönüşüm alanı ilan edilebilmesi ve uygulama yapılabilmesi Bakanlar Kurulu kararına bağlanması oldu.

Eski Dönüşüme Yeni Yasa
İşte, 2012 Mayıs ayında meclisten geçen Afet Yasası’nın kabulüne kadar tüm kentsel dönüşüm projeleri bu çerçevede gerçekleştirildi. Bu yasa ile artık belediyeler dilediklerince kentsel dönüşüm alanı ilan edemeyeceklerdir. Ve artık kentsel dönüşüm alanı yoktur; riskli alan, rezerv alanı ve riskli yapı vardır. Yani önceki yasada üzerinden çabukça geçilen deprem gerçeği daha da genişletilerek afet riski olmuş; bütün yasanın en güçlü dayanağı ve meşruiyet kaynağı haline getirilmiştir.

Yeni yasa ile kentsel dönüşüm konusunda yetki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, TOKİ ve yerel yönetimler arasında dağıtılmış ancak bu yetki dağılımının kontrol hakkı Bakanlıkta saklı tutulmuştur. Kısacası, afet riskine karşı dayanıklı yerleşim birimleri üretilmesi iddiasını taşıyan dönüştürme politikasında talep belediyelerden gelebiliyorken karar mekanizması büyük ölçüde merkezi hükümet (TOKİ ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı) tarafından işletilir hale getirilmiştir.

Her Yer “Risk” Her Yer Dönüşüm
Bu iki kanun eşzamanlı olarak kentsel dönüşüm için yasal dayanak teşkil etmeye devam ediyor. Afet Yasası kabul edildikten sonra geçen bir yıl içinde Bakanlar Kurulu’nun kentsel dönüşüm alanı ilanıyla ilgili 70 kararı mevcut. Bunlardan 24’ü eski diyebileceğimiz kentsel dönüşüm yasası kapsamında, 46’sı ise yeni kentsel dönüşüm yasası olan Afet Yasası kapsamında gerçekleşecek dönüştürmeye onay veriyor.

Adana, Ankara, Gaziantep, Bursa ve İzmir’de hem eski yasa kapsamında dönüşüm alanı ilan edilmiş mahalleler var, hem de yeni yasa kapsamında dönüştürülecek mahalleler var. Yani kentsel dönüşümün kurumsal işleyişi bu şehirlerde en karmaşık şekliyle ilerleyecek. Son bir yıl içinde, yeni yasanın varlığına rağmen sadece eski yasa kapsamında dönüşüm alanı ilan edilen iller ise Bingöl, Çankırı, Karaman, Kocaeli, Malatya ve Muş. Merkezi hükümetin geniş yetkilere sahip olduğu yeni yasa kapsamında dönüştürülecek mahalleler ise Afyonkarahisar, Ağrı, Aydın, Diyarbakır, Erzincan, Erzurum, Eskişehir, İstanbul, Kütahya, Kahramanmaraş, Sakarya ve Samsun’da yer alıyor.

Kentsel dönüşümü ülke genelinde tartışabiliyor olmak için bahsi geçen 23 ilin birden şantiyeye dönüşmesini beklemek hata olacaktır. İster İstanbul, Ankara, İzmir gibi metropollerde olsun, ister Kütahya, Afyon, Maraş gibi daha küçük kentlerde olsun kentsel dönüşüm alanlarının neredeyse tamamı kent merkezlerindeki yüksek yoğunluklu yerleşim alanlarını kapsıyor. Hal böyle iken, kurumsal ve yasal çelişkiler üzerinden yürütülecek kentsel dönüşüm tartışmalarını daha ne kadar erteleyebiliriz ki…


0 Comments



Leave a Reply.

    Author

    Deniz Ay

    Archives

    September 2015

    Categories

    All

    RSS Feed

Powered by Create your own unique website with customizable templates.
  • Home
  • Research
    • Spatial Organization of Care
    • City Networks & Migration
    • Publications
    • Dissertation
  • Teaching
  • Blog
    • Blog- Turkish
  • Contact